Pages

4 Aralık 2008 Perşembe

Havadan Olsa Gerek

Neden uzun zamandir yazmadigimi sormustu bir arkadasim. Hem biraz ona cevaben hem de biraz kendim icin yazayim dedim bu yaziyi.Hani bazen "havadandir" dedigimiz ruh hallerimiz olur. Konusmak istemezsiniz. Aslinda icinizden kendi kendinize cok konusursunuz. Koltuktan kalkamazsiniz ama kafanizda bir suru is halledersiniz. Onu da yapayim bunu da yapayim deyip durursunuz. Sanirim ben de oyle bir haldeyim. Havadan olsa gerek! Gunesle baslayip da saatler gectikce grilesen havalardan...Ince giyip sonra usudugunuz, iciniz titreyerek eve yurudugunuz is cikislarindan...
Havadan degilse de hayattandir bu halim. Zaman zaman bir kac donemin yorgunlugu bir anda cikar insandan. Belki de bu yuzden boyle uzagim, susarak konusuyorum, kafamda hallediyorum butun islerimi. Kim bilir?

Batman vs. Batman

Gectigimiz gunlerde Batman Belediye Baskani'nin Batman filmi icin Warner Bros hakkinda yasal islem baslatigi haberini okumustum.Baskan,filmde izinsiz olarak Batman isminin kullanilmasindan yola cikmis. Ne derece mantikli oldugu fazlasiyla tartisilir olan bu konu yurtdisinda bir sitede de yer bulmus.

Takip ettigim Guerilla Marketing Defined sitesinde Batman Belediye Baskani'nin yasal basvurusu dikkat cekmek icin yapilan bir gerilla pazarlama ornegi olarak nitelendirilmis.

Acaba baskan bunu yaparken gerilla pazarlama yaptiginin farkinda miydi:)?

20 Ekim 2008 Pazartesi

Reality or Cereality:)?


Amerika'nin misir gevregi fast food zinciri Cereality'yi ben ilk kez duydum ama 2004 yilinda kurulmuslar. Gercekten insanlara farkli bir sey sunmanin guzel bir ornegi. Hele ki Amerika gibi misir gevregine duskun bir millet icin cok dogru bir girisim.

26 Eylül 2008 Cuma

KSS Dogru Planlanmazsa?

Gecenlerde yazdigim kurumsal sosyal sorumluluk konulu yazidan sonra gazetelerde cikan haber beni hem guldurdu hem de bu isin gercekten iyi yapilmazsa ne gibi sonuclar verebilecegi hakkinda bilgilendirdi.
Rowenta'nin meme kanseri vakfiyla elele(!) yuruttugu "ROWENTA ILE PEMBE HAYAT, ÜNLÜ KADINLARDAN MUHTEŞEM SERGİ" isimli projenin aslinda vakiftan habersiz gerceklestigini iddia edildi. Proje kapsaminda unlu oyuncular da ciplak poz vermisti. Rowenta yetkilisi, gazeteci bir tanidiklarinin bu projeyi onlara getirdigini soyluyor. Vakif yetkilisi ise haberi yalanlayan bir basin bildirisi yayinliyor. Yani vakif bu olaydan tamamen habersizmis.Simdi aklima takilan bazi sorular var. Bir marka yetkilisi, boyle onemli bir proje icin nasil olur da dogrudan projenin kalbi olan kurumla hic yuzyuze gorusmemis olur? Nasil olur da ortada yazili bir sozlesme olmaz? Demek ki gercekten kurumsal sosyal sorumluluk projesi yurutmek her markanin harci degilmis:)

18 Eylül 2008 Perşembe

Gezen Ayakkabi


1 Eylul'de baslayan Shoe Art etkinligini biliyorsunuzdur. Hani su heryerde birbirinden ilginc kocaman ayakkabilarin oldugu etkinlik. Istanbul, ilk kez Cow Parade ile tanisti bu tur etkinliklerle.Ineklerin en sevimli ve degisik tasarimlari sokaklarda boy gosterirken, Ineklere kolunu atip fotograf cektiren bir suru insana rastlamak mumkundu:)Sonra Istanbul Belediyesi'nin kocaman laleleri susledi her bir yani. Simdi de ayakkabilar sardi etrafimizi. Dost basa, dusman ayaga bakar deseler de bu ayakkabilari gormemek pek mumkun degil:) Aslinda yaklasik 1 hafta once bu ayakkabilarin gezenini gordum:) Ofisin penceresinden bakarken, bir ayakkabinin ayaklanip daha dogrusu motorlanip trafikte seyrettigini gorunce hemen fotografladim. Biraz gec yayinliyor olsam da belki hala gormeyenler vardir. Daha sonra defalarca gordugum Akbank Wings kartinin sponsorlugundaki bu motorlu ayakkabi tum gun geziyor. Aklima tek takilan sey yagmurlarin baslamis olmasi.

17 Eylül 2008 Çarşamba

Yoldaki Starbucks


Haftasonu Istanbul-Izmir yolu uzerinde mola verdigimiz bir tesiste bir Starbucks gordum. Gece oldugu icin Starbucks levhasi ışıl ışıl yaniyordu. Daha dogrusu tam olarak yanamiyordu:)) Cok basarili olmasa da bir fotografini cektim. Acaba Starbucks genel merkezi bunu bilse o ışıklar hala sonuk olur muydu? Isin ilginc tarafi 1-2 km ilerideki diger tesisteki Starbucks'in da bazi harflerinin ışıklari yanmiyordu:) Belki de Ege bolgesinde uyguladiklari bir stratejidir:))Kim bilir?

16 Eylül 2008 Salı

KSS ve Kallavi (!) Sirketler 2



Blogger arkadasim Eren'in KSS konulu yazima cevaben yazdigi yazisini okumak icin lutfen buraya tiklayiniz.
Sevgiler,

11 Eylül 2008 Perşembe

KSS ve Kallavi (!) Sirketler:)


Gecenlerde bulundugum toplulukta Kurumsal Sosyal Sorumluluk projelerinden konu acildi. Konusmanin bir yerinde kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin genellikle " kallavi markalar!!!" tarafindan yapildigini cunku buyumekte olan markalarin bu tur organizasyonlar icin butce ayirmak istemediklerini soylediler. Butce ayirmiyorlarmis cunku ellerindeki butceyi satis arttirici etkinliklerde, daha kisa vadede satisa donecek sekilde degerlendirmeyi tercih ediyorlarmis.

Bu konu biraz kafami karistirdi. Gercekten boyle mi durum? Ve bu dogru olan mi? Turkiye'deki durumu biraz arastirmaya calistim. KSS(kurumsal sosyal sorumluluk) tam olarak nedir diye ararken, Kurumsal Sosyal Sorumluluk Platformu ile karsilastim. Sitede KSS nin aciklanmasindan sonra su cumle yer aliyordu;
KSS; markanın itibarı, bilinirliği ve tercih edilirliğine doğrudan etki eder. Proje yürüten bir şirketin, satılan üründen elde edilen gelirin belirli bir kısmının projeye aktarılacağını duyurması o ürünün tercih edilirliğini, çalışanlarının projede bizzat yer almalarını sağlaması ise çalışanların aidiyet duygularını artırır. Özetle KSS hem şirkete, hem topluma kazandırır.

Aslinda ilk once arkadasimin soyledigi sey aklima hic yatmamisti. Yani bir sirket markasina deger katmak icin sadece satis arttirici etkinlikler yaparak ilerleyemez diye dusunuyordum. Ya da kurumsal sosyal sorumluluk projesi gerceklestirmek icin illa ki cok buyuk bir marka olmaya gerek olmadigini dusunuyordum. Aslinda bu son dedigimi hala dusunuyorum ama KSS platformundaki markalara bakinca gercekten hemen hemen hepsinin cok buyuk markalar oldugunu gordum. Acaba bu markalar buyurken de bu tur organizasyonlar yapmislar midir? Yoksa buyudukten sonra mi yapmislardi?

10 Eylül 2008 Çarşamba

Sunnetci Gerillasi:)

Sık sık inceledigim bazi blog ve siteler var. Kimisi Turkiye'den kimisi yurtdisindan. Bunlardan birisi de Amerika'dan Guerilla Marketing defined .Dunyadan guerilla pazarlama ornekleri sunan bir blog. Dun bloga girdigimde son yazilari epey ilgimi cekti cunku bu seferki ornek Turkiye'dendi:)

Yaptigi isi ve adini duyurmak isteyen bir sunnetcinin calismasini yazmislar. Bir bakin derim:)

Sevgiler,

4 Eylül 2008 Perşembe

2008'in En Iyi Sunumlari

2008 en iyi sunum yarismasi sonuclandi.

BIRINCI SECILEN SUNUM

THIRST
View SlideShare presentation or Upload your own. (tags: design crisis)


IKINCI SECILEN SUNUM

Foot Notes
View SlideShare presentation or Upload your own. (tags: design inspirational)


UCUNCU SECILEN SUNUM

Zimbabwe in Crisis
View SlideShare presentation or Upload your own. (tags: refugee hyperinflation)

2 Eylül 2008 Salı

Aksam Haberleri

Dun aksam Star'da aksam haberlerini izlerken Deniz Feneri yardim dernegiyle ilgili bir haber dikkatimi cekti. Deniz Feneri'nin Almanya temsilciliginde dolandiricilik iddialari nedeniyle goz altina alinanlar olmus. Alinan bagislarin bir kisminin amaci disinda kullanildigi iddia ediliyor. Bu iddialar dogrultusunda da temsilciligin bazi uyeleri Alman mahkemelerinde yargilaniyormus. Isin ilginci bu iddialarin icinde RTUK baskaninin ve Kanal 7 yoneticilerinin adi da kuryelik yaptigi iddiasiyla geciyor. Mahkemeye cikanlardan temsiciligin muhasebecisi ise sucunu itiraf ediyor ve sucunda ceza indirimi talep ediyor. Haber uzun bir sure Almanya'daki mahkeme goruntuleri verilerek anlatildiktan sonra, ekranda Ugur Dundar gorunuyor. RTUK baskaninin avukatinin haber kanallarina gectigi tekzipten bahsediyor. Konuyla kesinlikle iliski olmadigi belirtiliyor. Kendilerini yuzyilin yardim hareketi olan lanse eden dernek aslinda ilk once Kanal 7'de bir program olarak baslamisti. Daha sonra ilgi devam edince derneklestiler.

Kanalda haber bitince, baska bir kanalda Deniz Feneri'nin reklamina rastliyorum. Bir izleyici olarak aklim karisiyor. Az once dolandiriciliga adi karismis bir dernegin simdi de yardim etmemize yonelik donen reklaminiyla karisilasiyorum. Hic icime sinmiyor.

Bugun gazetede okudugum kadariyla Almaya'daki dernekle Turkiye'dekinin hic bir baglantisi yokmus. Olabilir tabii ki...Yani baglantisi olmayabilir. Ama bu haberler bir kere gundeme geldikten sonra bir kriz yonetiminin yapilmasi sart. Ozellikle Ramazan ayinda, bagislarin tavan yapabilecegi ve insanlarin yardim duygularinin arttigi bir donemde yalan da olsa boyle bir haberle gundeme gelmesi dernek acisindan kotarilmasi zorunlu bir sorun olusturuluyor.

Gazetelerde dernek baskaninin yaptigi aciklamalar yer almis olsa da, bir basin toplantisi duzenlenmesi ( belki ben bunlari yazarken boyle bir toplanti gerceklestirilmistir ) ve halkin gozunde acik hic bir noktanin birakilmamasi gerekir. Hatta su anda donen reklamlar degistirilip, Turkiye'nin disinda hic bir temsilciliklerinin olmadigi ibaresi de reklama eklenilebilir.

Danone'nin basina gelen benzer bir vakada kriz yonetimi cok guzel yapilmisti. Akillardaki tum sorulara yanit verebilecek mesajlar bir cok farki mecrayla tuketicilere ulastirilmisti.

Gercekten adi gecen iki dernek birbirinden bagimsizsa bu zamana kadar verilmis emeklerin bosa gitmemesi icin bir an once calismalara baslanmasi gerekir.

22 Ağustos 2008 Cuma

OLMAMALI


Dun metroya bindigimde yuruyen merdivenden inerken duvardaki reklam panosu dikkatimi cekti. Hos, sayilarini dusununce dikkatimi cekmemesi de pek mumkun degildi zaten:) Sirin yuzlu guzel bir kiz tepesinden akan sudan dolayi yuzunu burusturmus gulumsuyor. Uzerinde de Hic bir kizin kendini kipir kipir hissetmesi icin bir erkege ihtiyaci olmamali yaziyor. Bu da ne demek diyorum icimden. Ben mi alingan bir gunumdeydim bilmiyorum ama reklamdaki slogan beni cok rahatsiz etti. Kendimizi kipir kipir hissetmek icin neden bir erkege ihtiyacimiz olsun ki zaten? Kabul ediyorum zaman zaman erkekler de ask vesilesiyle kizlarin kipir kipir hissetmesine neden olur ama kipir kipir hissedilmenin ana nedenlerinden degildir. Urunun hedef kitlesi nedir bilmiyorum ama o kitlede ben yokum:) Sonra dusundum, ben ne zaman kipir kipir hissediyorum diye. Gunesli bir hava, deniz, tatile cikma fikri, onaylanan bir proje:), yeni cikan bir sarki...Cok mu polyanna oldum bilmem ama gercekten ben boyle seylerden enerji alan birisiyim ve eminim bir cok kadin da ask ( erkek demek istemiyorum, boylesi kulaga cok daha hos geliyor ) haricinde bir cok nedenden kipir kipir hissediyordur. Kisacasi daha guzel bir iletisim mesaji secilebilirdi bence.
Not: Bu fotografi benim icin ceken Ekin'e de tesekkur ederim:)

14 Ağustos 2008 Perşembe

Tatil, Datca ve Mugla Valiligi



Bir kac gunluk guzel bir tatilden sonra tekrar Istanbul'a ve ise geri dondum. Tatil icin Datca'ya gitmistim. Datca'nin yerlisi olan arkadaslarimin olmasi bunun tek nedeniydi. Arkadaslarimdan birinin Datca Limani'nda 2 tane isletmesi var. Bir tanesi limanda oturup guzel sohbetler edilebilip latin, chill out, lounge muzik esliginde ickinizi yudumlayabileceginiz sakin bir mekan, Bambu cafe-bar ve digeri de gecenin ve dansin tadini cikartabileceginiz Eclipse Bar. Gittigim gun bu isletmelerin sahibi olan arkadasim epey dertliydi. Derdinin acilamasi ise suydu; Mugla Valiligi'nin 2 gun once yaptigi bir duyuruya gore acik hava eglence mekanlarinda muzigin sesinin gece 12:00 de kisilip gece 01:00 de kapatilmasi gerekiyormus. Turistik bolgelerde insanlarin hangi saatlerde eglenmeye gittigini hepimiz biliyoruz. Hele ki bu duyuru Mugla Valiligi'nden gelince Bodrum, Marmaris gibi gece kluplerinin yogunlukta oldugu ilceleri de kapsamis oluyor. Oysa ki Bodrum'da hic bir gece klubu saat 12:00 muzigi kisip gece 01:00 'de tamamen kapatmiyor. Ote yandan Datca emniyeti 12:00 civarinda mekanlara gelip sesin kisilip kisilmadigini kontrol ediyor ve ceza kesiyor. Aslinda bence turistik bolgelerde boyle bir uygulamanin yapiliyor olmasi tamamen sacma ve turizme zararli ama boyle bir uygulama varsa da Datca'da ya da baska bir yerde uygulanip Bodrum'da uygulanmamasi da buyuk haksizlik.


Umuyorum en kisa surede bu uygulamanin duzeltildigini goruruz.


Sevgiler,

6 Ağustos 2008 Çarşamba

Hangisi dogru?


Tchibo magazalari hayatimiza bir anda giriverdi. Birbirinden alakasiz ve 2 haftada bir yenilenen urun gamiyla tuketicinin ilgisini cekti. Ben de aradigim bir urunun orada oldugunu bir arkadasimdan ogrenip almaya gittim. Fiyatlari cok pahali olmadigi icin ve ayrica da indirime girdigi icin magaza epey kalabalikti. Yilda belki de bir kez kullanacagim ve o gune kadar eksikligini bile hissetmedigim urunlerle karsilastim. Urunlerin cogu reyonda az adette kalmisti ama bir urun vardi ki oldugu gibi duruyordu. Opera durbunu...Evet sirin duruyordu, ucuzdu da ama o anda aklimdan gecen soru su oldu; acaba Turkiye'de kac kisi operaya gidiyordur ki? Belki de bu benim kisisel ilgi alanimin disinda oldugu icin bilmedigim bir konudur ama yine de urunun satilmamis olmasi da fikrimi destekliyordu. Mutlaka Turkiye'de de operaya gitmekten hoslanan ve gosterileri takip eden bir kitle vardir. Bildigim kadariyla Istanbul'da opera gosterimleri AKM'de yapiliyor ve yaz donemi oldugu icin de su anda tatile girmis durumdalar. Su anda 15. Aspendos Uluslararasi Opera ve Bale Festival'i kapsaminda gosterimler oluyor.

Kim gider ki operaya demiyorum ama uluslararasi bir markanin urun konumlandirmasi yaparken lokal kararlar almasi gerekmiyor mu diye soruyorum. Yoksa satilsa da satilmasa da urun gamini degistirmeden raflara cikartmasi markanin imajini saglamlastirmak adina verilmis dogru bir karar midir?

23 Temmuz 2008 Çarşamba

Heineken Sehirleri

Heineken'in yeni reklam kampanyasinda kullanilan gorselleri sevdim. New York, Paris ve Rio de Jenairo yeniden insaa edilmis. Hem de beton ve tugla kullanilmadan:) Rio'daki Isa Heykeli ve NY'daki ozgurluk heykeli tirbusondan yapilirken, Paris'in unlu kulesi tamamen siselerden olusturulmus. Resimlere tiklayarak daha yakindan bakmanizi oneririm. Bu arada calisma Publicis Conseil tarafindan yapilmis.








22 Temmuz 2008 Salı

Egitim + Iletisim


Ingilizce artik hayatimizin her alaninda fazlasiyla var. Bunu biliyoruz. Ben, mumkun oldugunca ingilizce terimleri turkce cumlelerime sıkıştırmamaya calisiyorum. Pazarlama ve reklam sektoru ozellikle ingilizce ve turkce kelimelerden olusan cumleler kurmaya nedense bayiliyor. Bunlari soylerken kesinlikle amacim ahkam kesmek degil ama konusma ve yazma dilinde tek bir dil kullanilir. Ya ingilizce cumle kurarsiniz ya da turkce. Terimlerin de mumkun oldugunca turkcelestirilmis hallerinin kullanimindan yanayim. ( Henuz turkceye gecmemis kelimeler gibi istisnai durumlar haric )

Neyse efendim, aslinda bu yaziyi yazma nedenim bugun gelen bir e-postadir. Bugun gelen coklu gonderim yapilmis e-postalarimi ayiklarken bir tanesi dikkatimi cekti. Iletisim egitimleri duzenleyen ve adini da egitim ve iletisim kelimelerinin birlesiminden alan bir firmadan gelen e-postaydi bu. E-postada yeni donemde baslayacak olan bir seminerden bahsediyor. Egitimin adinin ingilizce olmasindan dolayi egitimin iceriginin de ingilizce oldugunu zannediyorum. Fakat gelen e-posta turkceydi. En azindan cogunlugu turkceydi:) Su cumle, beni derinden yaraladi:)

"........marka yönetiminin temel unsurlarının masaya yatırıldığı bir platform yaratmanın yanı sıra güçlü bir iletişim networküne katılma fırsatı sunuyor." Iletişim networkü gibi bir tamlamayi kullanan bir sirketin bana verecegi egitimin icerik dilinden suphe ettim dogrusu. E-postanin sonunda da soyle baslayan bir cumle vardi;

"P.S. Program konuşmacıları........." P.S. kisaltmasi latincede post scriptum seklinde acilip yazi sonuna eklenen not anlamindadir ve Turk Dil Kurumu'nun sozlugunde bulunmamaktadir. Zaten ben de yazdigim e-posta ve yazili dokumanlarin sonuna bir ekleme yapacagim zaman P.S. degil de Not yazdigimi hatirliyorum. TDK nin sayfasinda hemen NOT kelimesinin karsiligina bakinca, fransizcadan turkceye gecmis bir kelime oldugunu goruyorsunuz.

Ben bir turkce dil uzmani degilim ve turkceyi cok dogru kullandigimi da iddia etmiyorum. Sadece ogrenmeye ve elimden geldigince uygulamaya calisiyorum. Biliyorum lafi biraz fazla uzattim ama soylemek istedigim su, pazarlama iletisim egitimi verecek bir sirketin gonderdigi tanitim e-postasinda bu tur yazim hatalarinin olmasi ve hedef kitlesine ulasirken hangi dili sececegine bile aslinda tam olarak karar verememis olmasi beni hayal kirikligina ugratti.


Sevgiler,

18 Temmuz 2008 Cuma

Icimi doktum. Okumak zorunda degilsiniz:)

Lutfen bu yaziyi benim icimi dokusum olarak algilayin. Okumak zorunda degilsiniz ama anlatmaya ihtiyacim var:)

Her turlu soru ve sorunlarimiza bir telefon uzakliginda oldugunu iddia eden bir destek hizmet hatti var. Buyuk bir grubun sirketi olan bu markayi mutlaka bir yerlerde duymus veya gormussunuzdur. Gelin bu markaya What's Up diyelim:))Ben de yaklasik 2 yildir bu hizmet hattinin uyesiyim. Aslinda ilk yilimin sonunda uyeligimi yinelememe karari almistim fakat telefonda uyelik yenilemek icin arayan bayan bir sekilde beni ikna edip tekrar uye yapti. Telefonu kapattigim anda pismanligim su yuzune cikti. Oldu bir kere diyerek 2. yil uyeligimi sindirmeye calistim. Genellikle bilgilendirme hzimeti ve havaalani otopark hizmetinden faydalandim bugune kadar. Fakat gectigimiz yil ciddi bir trafik kazasi geciren kardesime hava ambulansi gerektiginde yine bu hatti aradim. Dakikalarin bile hayati onem tasidigi o gun, bu hat bana hava ambulansi gonderip gonderemeyecegini bildirmek icin beni saate yakin bekletti. Aslinda bu hizmeti baska bir saglik hizmeti veren sirket uzerinden yurutse de benim kontagim hizmet hatti oldugu icin arka plandaki organizasyonsuzluk beni cok da ilgilendirmiyor. En sonunda kendimiz baska bir hava ambulans sirketini aramak zorunda kalmistik. Bu olaydan sonra uyeligimi nasil yinelettigimi hala bilmiyorum.
Bu yil icerisinde de yine otopark ve bilgilendirme hizmetlerinden faydalandim.Haziran ayinin 22 sinde seyahat danismanligi almak icin bu hatti aradim. Portekiz'e gitmeyi planliyordum fakat bir tur ile degil de tek basima gitmek istiyordum. Bu yuzden de onceden ulkeyle ilgili bir arastirma yaptim. Yine de her ay 80 Ytl verdigim icin ve iyi bir seyahat danismanlari oldugunu iddia ettikleri icin onlardan da Portekiz'le ilgili gezilecek gorulecek yerler bilgisi istedim. Bugun tarih 18 temmuz ve ben hala bu bilgiyi alamadim. Bu bilgiyle ilgili olarak tam 4 kez arandim. Her seferinde beni danismana aktarmak istediler fakat bir turlu musait olmadigi icin aktaramadilar. Madem danisman musait degil, beni nicin ariyorsunuz dedim. Kusura bakmayin tekrar arayacagiz dediler. Ve ben her seferinde telefonla bilgi vermenize gerek yok. E-posta atin lutfen dedim. Ne gelen e-posta var ne de arayip soran. Portekiz'den sogudum desem yeridir:)
Gecen haftalarda uyelik bedelimi kestikleri kredi kartimin suresi doldugu ve digerini aktif hale getirmedigim icin bedeli cekememisler. Tam bu donemde ben yine bu hatti arayip bir bilgi istedim ve bana bu bilgiyi veremeyecelerini ilettiler. Neden dedigimde kartinizdan odeme cekemiyoruz diye yanitladilar. Ben de durumu izah edip bunun icin beni arasalardi konuyu cozebilecegimi soyledim.
Ve ben simdi bu hizmet hattindan maalesef cikamiyorum. Sozlesme geregi 1 yili doldurmadan iptal etmiyorlar. Bu olaydan oturu ilk once kendime kiziyorum. Memnun kalmadigim bir hizmeti tekrar aldigim icin. Daha sonra da sunu sorguluyorum; Bu kadar cok vaadde bulunan bir marka musteri memnuniyetini nasil olur da bu kadar az onemser? Asli hizmetleri arasinda bulunan bir hizmeti 2 aya yakin bir sure boyunca nasil olur da veremez?

Serzenislerimi okudugunuz icin tesekkur ederim:)

10 Temmuz 2008 Perşembe

"BENDE BI'SEYLER VAR"



Bugun bir urune bakmak icin Ulker'in sayfasina girdim. Markalar bolumunde gozume takilan birsey oldu. Resimde kirmiziyla belirtmeye calistigim alanda da gorebilirsiniz. Bende bi'seyler var kismindan soz ediyorum. Bu bolume ancak uye olarak girebiliyorsunuz. Sirf ne oldugunu gorebilmek icin uye oldum. Bir sonraki asamada da ikinci resimdeki sayfa aciliyor.


Yaratici fikirleri olanlarin fikirlerini paylasmaya davet bu bolum benim cok hosuma gitti. Isterseniz fim ya da gorsel ekleyebiliyorsunuz. Her urun icin ayri olarak da bunu yapma sansiniz var. Bu sekilde marka hem genclerle iletisimini guclendiriyor hem de genc fikirlere onceden ulasma ve bunyesine kazandirma sansi oluyor.


Kafama takilan tek sey su oldu; acaba kac kisi Ulker'in sayfasini ziyaret ediyordur? Ozellikle de genclerin cok fazla ziyaret ettigini sanmiyorum. Belki vardir bilmiyorum ama bu olayi Ulker biraz desteklese cok daha guzel bir iletisim kurabilir diye dusunuyorum.

8 Temmuz 2008 Salı

Alo Kuru





Bugun Valikonagi caddesi'nde sokak temizleme araclarina benzer bir arac gordum. Bu, biraz daha sevimli duruyordu. Uzerinde de 444 KURU yaziyordu. Aciktigimdan midir nedir bilinmez bir an icin kuru fasulye servisi sandim:))




-Aloo Kuru servisi mi?




-Evet buyrun efendim.




-Ayy canim nasil kuru fasulye cekti. Bana lutfen 1 porsiyon kuru, yanina da pilav ve tursu lutfen.




-Adresi alalim.


..........


........


......


....


..


GIBI:)




Isin sakasi bir yana, kuru temizleme hizmeti veren bu sirketin evden alip eve teslim hizmeti degil aslinda farkli olan. Benim ilgimi ceken sey 444 lu hatlari bu kadar guzel kullanmalari . Ben cok eglenceli ve yaratici buldum.

3 Temmuz 2008 Perşembe

Bence super olurdu


Insaat sektorunun son donemdeki hizli gelisimi malumunuz. Nisantasi'nda da adim basi bir insaat soz konusu. Eskisi yikiliyor. Hoop yerine yenisi gelsin:)Ozellikle Keten Insaat levhasina yogunlukla rastlaniyor. Cekmeyen bilmez. Bu insaatlar mahalle sakinlerine ozellikle insaatin yakinindaki diger apartmanlarda oturanlara epey zorluk yaratiyor. En onemlisi ses unsuru. Butun gun ve hatta gece tak tuk seslerden insanin kafasi sisiyor. Ortaya cikan toz bulutlari da cabasi. Tam evimin karsisinda bulunan insaattan dolayi bu duruma maruz kalanlardan birisiyim. Mesela insaat sirketleri bu magduriyeti ortadan kaldirmak icin ve cevreyle iliskilerini iyi tutmak icin birseyler yapamaz mi?


Ornegin, gurultu sorunu icin her evin kapisina guzel bir album biraksalar. Icerisine de size verdigimiz rahatsizliktan dolayi ozur dileriz deseler.


Ya da tozlardan les gibi kirlenen camlarimizi sildirmek icin bir temizlik sirketiyle anlassalar ve isteyenlerin camlarini temizletleseler...


Bence super olurdu:)

2 Temmuz 2008 Çarşamba

Hakli Musteri




Bankalarin telefon bankaciligindan hic bir zaman haz etmedim. Bu sabah yasadigim olay da bu konuda kendime tekrar hak vermeme neden oldu. 2 gundur sabah saat 09.30 civarinda Garanti Bankasi tarafindan araniyorum. Gecen haftalarda yaptigim kredi karti basvurusu icin oldugunu saniyorum. Gelin gorun ki henuz aradiklarinda bir turlu acma firsatim olmadi telefonu cunku 2 kere caldirip kapatiyorlar telefonu ve ben de yetisemiyorum. Her seferinde Alo Garanti'yi arayip bir musteri temsilcisiyle konusmaya tesebbus ettim fakat musteri numaraniz yoksa bu pek de mumkun gorunmuyor. Musteri olmaya calisirken bir musteri numaramin olmasi da beklenemez degil mi?
Bu sabah da ayni sekilde telefona yetisemeyince internet sayfalarina girip baska bir numara var mi diye baktim. Tam bu esnada Hakli Musteri Hatti ile karsilastim. Ben de bir kac gundur iki kere caldirip kapadiklari ve bir turlu kredi kartimin isleme konulmasinin gerceklesmedigini dusunup kendimi cok hakli buldum:) Bu durumda ben de Hakli Musteri Hattini arayabilirdim. Aradim. Konuyla ilgili tek tespitim var.

Hakli Musteri Hatti, haksiz musteriyi bile hakli duruma sokabilir:) Cunku tam 10 dakika boyunca musteri temsilcilerinin diger musterilerle ilgilendigini soyleyip durdu. Bu da ayri bir ironi bence. Hakli musteri hattini arayan bu kadar cok inan var ise demek ki Garanti'de birsey ters gidiyor olmali.

Teoride cok basarili olan bir uygulama pratige geldiginde bakin nasil basarisiz olabiliyor. Tabii bu bana denk gelmis kotu bir tesaduf de olabilir. Eger farkli bir tecrube yasayan varsa lutfen paylassin. Ben de utanayim:)

12 Haziran 2008 Perşembe

Manyak guzel bir peynir:)

Gecen haftalarda televizyonda bir peynir markasinin reklamina rastladim. Reklamin son derece amatorce cekildigi her halinde anlasiliyordu. 4-5 yaslarinda bir cocuk peyniri yedikten sonra " Annecim manyak guzel bir peynir" diyordu. Once inanamadim. Fakat reklam jingle'inda da ayni sozleri duyunca sok oldum. Anlayacaginiz sloganlari "manyak guzel bir peynir" olarak belirlenmis. Reklamda hem cocuk oyuncu kullanip hem de cocuklarin soylemesini hic tasvip etmeyecegimiz bir slogani secip de markayi tuketiciyle nasil bulusturmayi dusunmusler anlayamadim.
Bir kac gun sonra ayni reklami biraz degismis bir bicimde izledim. Akli selim birileri ( ya da rtuk ) uyarmis olacak ki reklamdaki "manyak guzel bir peynir" sozunun yerini "sahane bir peynir" almisti.
Bu isi en basindan yaratan (!) ve onaylayan kisiler cevrelerinde "manyak guzel" sifatini kullanan cocuklar mi yetistiriyor acaba?

6 Haziran 2008 Cuma

Olur mu? Olur:)

Teknolojiye cok uzak olmasam da bilgisayar almadan once hala baskalarina danisma ihtiyaci hissediyorum:) Isim hatirlamak konusunda cok basarili degilim ama gorsel hafizamin masallahi var:)) Bir kere gordugumu unutmam ama nerede gordugumu ve ne oldugunu, kim oldugunu hatirlayamam bir turlu. Bundan yola cikarak sunu dusundum, sevgili Google ekibine sesleniyorum. Soyle guzel bir sistem gelistirseniz de gorsel dosya yukleyip, o dosyayla eslesen bilgileri tarayabilsek harika olacak. Olur mu dersiniz? Olur mu? Olur:)

4 Haziran 2008 Çarşamba

Aydinlanma


Garip bir ruya, aglayarak uyanilan bir sabah, gokyuzunde gunes, havada guzel bir serinlik...Putumayo albumlerinden birisi cd calara koyulur, en orta sekerlisinden guzel bir turk kahvesi hazirlanir ve bugune karsi, hayata karsi en saglam sekilde durulur. Bir aydinlanma sabahi olabilir mi acaba bu? Su cizgi filmlerdeki ampullerden bir kacinin kafamin uzerinde yandigini hisseder gibiyim. Aydinlanan nedir bilinmez ama bir isik huzmesi icinde yurur gibidir ruhunun kalan kismi. Diger kismi coktan baska yerlerde kalmistir. Ama artik nerede, kimlerle sohbet eder, nelere guler nelere aglar umursanmaz. Coktan ozgurlestirilmistir.

17 Mayıs 2008 Cumartesi

Metroda ne kadar guvendeyiz?

Terorle mucadele konusunda oldukca hassas olan ulkemizde dikkatimi ceken bir konudan bahsetmek istiyorum. Taksim-Levent metro hattini haftada bir kac kez kullaniyorum. Fakat kendimi hic de guvende hissetmiyorum. Her ne kadar guvenli oldugunu dusunmesem de tabi ki binmekten vazgecmiyorum. Guvenli bulmayisimin nedeni ise guvenlik gorevlilerinin canta kontrollerindeki hassasiyeti(!). Biliyorum; o kadar yogun bir insan trafiginde kontrol mekanizmasi cok zorlasiyor ama bazen cantami kendim zorla kontrol ettiriyorum. Ve sanki cantasinda bomba olan birisi de elini kolunu sallayarak metroya girebilirmis gibi geliyor bana. Kim bilir, belki de bilmedigim bir guvenlik yontemiyle kontrol ediliyordur Istanbul metrosu?

7 Mayıs 2008 Çarşamba

iPhone & Vodafone



Vodafone'un dun yaptigi aciklamaya gore, Vodafone Iphone'un 10 ulkedeki satis haklarini almis bulunuyor. Spiker edasiyla yazima girmis olsam da aslinda haberin ozu bu kadar kisa ve net:)Iphone ilk kez 2007 Ocak ayinda San Francisco'da tanitilmisti. Dunku aciklanan 10 ulke Avusturalya, Hindistan, Guney Afrika, Cek Cumhuriyeti, Misir, Yunanistan, Italya, Yeni Zelanda, Portekiz ve Turkiye.

Her ne kadar sadece Vodafone hatlarla kullanilacagi soylense de teknoloji meraklisi Turk insani coktan Iphone kullanmaya basladi. Her elektronik cihazin yazilimini kirdirmak ( ! ) konusunda uzmanlasmis bir ulke olarak, Iphone'u da Vodafone haricindeki GSM operatorleriyle kullananlar epey fazla.

Peki acaba iPhone kullanmak isteyenler gercekten bunu icin Vodafone hat alacaklar mi? Bunu ilerleyen gunlerde gorecegiz.

5 Mayıs 2008 Pazartesi

Her vs. Him




Sweet Child O'mine, Bloody Sunday, Twisted, The Cure, Blur 2, Boy's don't cry ve daha sayamadigim onlarca guzel sarkiyi ve hatta bir iddiaya gore The Mexican'i dinleyip, sigara dumanindan minimum etkilendiginiz, alkolden kacmadan hazirlanmis ickilerinizi icip gonlunuzce dans edebildiginiz bir mekan dusunun. Dusunmenize gerek yok. Ben soyliyeyim hemen, Corridor:) Beni taniyanlar bilir. Hemen hemen her hafta ugrarim Corridor'a.

Aslinda amacim sizlere Corridor tanitimi yapmak degil, Corridor isletmecilerinin gerceklestirecegi bir etkinlikten soz etmek niyetindeyim,He vs. She

Kisaca etkinligin kunyesi asagidadir.

Tarih : 10 Mayis Cumartesi

Saat : 21.00 - 04.00

Mekan: Tophane-i Amire Kultur ve Sanat Merkezi

Etkinlik sahipleri "a fashion, art and music exhibition" olarak tanimliyorlar Her vs. Him i. Birbirinden cok alakasiz basliklar olmasa da moda, muzik ve sanatin hangi noktada ve nasil bulustugunu sahsen merak ediyorum.

Kadin ve erkegi konu alacak gecede,




  • 1 erkek ve 1 kadin dansci


  • 1 kadin keman sanatcisi ve 1 erkek viyolonsel sanatcisi


  • Tunca Subasi resim sergisi


  • Osman Yalin "He - She" fotograf sergisi


yer alacak. Bunun disinda gelirlerinin buyuk kismini yardimlara ayirdigini duydugum Second Chance vintage magazasi da satis yapacak.



Ama asil merak konusu, Utku ve Osman'in farkli muzik tarzlarini ayni gecede nasil bir araya getirecegi. Bu ilginc etkinligi kacirmamanizi tavsiye ederim.



2 Mayıs 2008 Cuma

Bahane Duragi


Gecenlerde Nisantasi City's in onundeki duraktan bahsetmistim hatirlarsaniz. Ayni durak bu kez de Al Beni cikolatasina ev sahipligi yapiyor. Al Beni'nin Bahane Star yarismasini duymussunuzdur. Yarismada sona kalan adaylari durakta oylayabiliyorsunuz:) Duragin uzerine adaylarin resimlerini, isimlerini ve bahanelerini yazmislar. Oy vermek istediginiz adayin numarasinin uzerine dokundugunuzda adayin aldigi oy sayisi artiyor. Ve aninda digital gostergedeki rakam cogaliyor. Cok sevdim sahsen:)
Not: Duraktaki arkadasi da izinsiz cektigim icin ozur dilerim:)

1 Mayıs 2008 Perşembe