Dun aksam City's e gittim. Hani su cok pahali ve luks olarak adini duyuran, Nisantasi'nda uzun zaman otopark olarak hizmet veren araziye bir anda yapilan alisveris merkezinden bahsediyorum. Otoparkken az kullanmamistim ve acikcasi cok da memnundum:) Kapisinda bekleyen 30 liralik valeleriyle pek bir heybetli duruyor simdi. Otoparkinin da saati 15 liraymis. Hergun Nisantasi'na gelmeme ragmen acildigindan beri gitmemistim. Kasitli olarak degil ama alisveris merkezlerine ozel bir ilgim olmadigindan olabilir. Dun aksam Serra'yla birseyler yedikten sonra City's e gitmeye karar verdik. Iceriye girince bir anda dans edesim geldi:) Alisveris merkezi icin yuksek sayilacak bir ses duzeyinde muzik yayini vardi. Kendimi bir anda havay girmis buldum. Adimlarim bile daha bir ritmik oldu nerdeyse:))Buraya kadar hersey guzel. Biraz daha ilerleyince alanin cok dar oldugunu anladim. Yani Akmerkez, Istinye Park, Carousel ya da diger alisveris merkezlerine gore kucuk bir alana kurulmus ama alan darligini katlarla kapatmaya calismislar. Yemek katina ulasana kadar kac kat ciktik hatirlamiyorum. Ithal markalarin haricinde gozume carpan Mavi Jeans magazasi oldu. Diger markalarin arasinda bir turk markasi olarak ilgimi cekti. En ust kata cikinca yanyana guzel restaurant ve cafeleri gorduk. Mekanlarin birbiriyle cok yakin olmasi nedeniyle samimi bir ortam olmus. Girisini ilk anda fark edemesek de Capa'nin son mekani olarak adini duydugumuz ve dekorasyonuyla on plana cikan "It's a joke" daydik sonunda. Iceriye girdigimiz anda inanilmaz bir gurultu ve kalabalikla karsilastik. Ilk anda garsonlarla musterileri karistirmak mumkun:) Gozlerimiz bos bir yer ararken genc bir garson yanimiza gelip hosgeldiniz dedi. 2 kisiyiz ve birseyler icecegiz dedik. Leea'nin sakin ve agir atmosferinde yedigimiz yemekten sonra burasi bizi bir anda derin bir uykudan uyandirdi. Once bara gectik. Montumun cebinden birseyler almak icin vestiyere gidip dondukten sonra Serra'yi iki kisilik bir masada otururken buldum. Icecek monusu oldukca zengin. Aslinda monuleri de hayli ilginc. Kareli defter formunda hazirlanmis olan monunun icecek secenegi oldukca fazla. Favori icecegim olan martiniye iki sayfa ayirmislar. Ayni sekilde mojitonun da bir suru secenegi vardi. Ama yiyecek-icecek konusunda konservatif oldugumu da dusunursek siparisimin klasik mojito olmasi cok sasirtici olmasa gerek:) Mojitolar 24-28 arasinda degisen fiyatlardaydi. Klasik mojito 24 liraydi ama gercekten iyi yapilmis bir mojitoydu. Ickilerimizi yudumlarken etrafi incelemeye aldik. Dekorasyonu oldukca karisik ve renkli. Duvarin bir kismi yukaridan asagiya ust uste dizilmis kitaplarla doluydu. Baska bir duvarda pleksi glass oldugunu dusundugum bir materyalle cikinti yapilmis ve icersi pembe gul yapraklariyla doldurulmus. Cok romantik bir goruntusu vardi. Mekanin icinde bir suru tavandan sarkitilmis siyah beyaz fotograflar ve yazi kartonetleri var. Yazilarin iceriginden bahsetmesem daha iyi olacak:)) Sadece adina uydugunu soyleyebilrim:) Saka gibi...
Garsonlarin kostumleri de epey konusulmustu. Bayan garsonlar eski ilkokul uniformasiyla servis yapiyorlar. Siyah onluk beyaz yaka:) Musteri profiline gelince iceride bir cok taninmis kisiyi gorebilirsiniz, ( Mahsun Kirmizigul, Nefise Karatay, Cuneyt Ozdemir ve adini bilmedigim dizi oyunculari gibi ) bunun haricinde 2 tane dogumgunu yemegi vardi ki dogumgunu pastalari gelirken epey alkis kiyamet koptu. Orta yas profilin cogunlukta oldugunu soyleyebilirim. Bu arada unutmadan tuvaletlerinden bahsedeyim. Magazinde tuvaletten altin sanilip calinan sabunluktan soz ediliyordu. Ben tuvalet dekorasyonunu pek begenmedim. Yaratici olmak icin cok cabalanmis gibi gorunuyordu ve bende zorlama oldugu hissi uyandirdi. Bu arada tuvaletin girisinde sayilabilecek dj mutsuz bir ifadeyle insanlari eglendirmeye calisiyordu:)
Gecenin hatirasi olarak ajandamd Serra imzali bir not kaldi;
Saka gibi!!!
Kisa zamanda cok sevdim seni:)
Not: Sair gibisin canim arkadasim:)
Sevgiler
2 yorum:
cimcime o not sana özeldi:)))
Güzel bir akşamdı ...En kısa zamanda tekrarlamak üzere
Nesin ki, şu kadar sene yaşamış, şu kadar sene görmüş, şu kadar deneyimi olmuş insan... ne kadar? ne kadar tecrübe ettin hayatında büyük olayları? bir düşün bakalım. Bakalım ki diğerleriyle rekabete girişecek kadar dişli misin, güçlü müsün öğrenelim...
almıyoruz...
öyle ot gibi yaşayanlar giremez bizim dünyamıza... burası farklı. sakın aynı oksijeni, aynı suyu, aynı ortamı sizle paylaşıyoruz diye kendinizi bizden saymayın. saçmalamayın. bunu söylemekten hoşlanmıyorum ama ilkelliği artık kabul etmiyoruz biz. ilkelsiniz. bu dünyaya öyle şaşırmaya gelmişsiniz. hiçbir şey yapmadan şaşırmaya, izlemeye, seyretmeye gelmişsiniz. oynayanlar bizleriz bu hayatı. biz. biz şekillendiririz tüm hayatı. sizin gibilerden var mı etrafımızda dön bir bak. herşey bizim için aslında, üretilenler içinde çok az şey size hitap ediyor. sizi ilgilendirmiyor. ama bi mahsuru da yok bundan faydalanmanızın.alın, kullanın, şiirlerimizi alın, şarkılarımızı dinleyin, bunları sanki size yapmışlar gibi havaya da girin. ama bilin ki bunlar sizin için değil. bunlar hayatı oynayan kişilerin. bizim güldüklerimiz, bizim ağladıklarımız, bizim yaptıklarımız sadece bizimdir. bizim dünyamızda duraksama yoktur. bizim dünyamızda bağımlılık yoktur. bizim dünyamızda utanmak yoktur. asilik vardır, aşırılık vardır, bağımsızlık vardır. nesin ki, şu kadar sene yaşamış şu kadar deneyimi olmuş bir insan... dayanaksız fikirlerinizle hayatı zindana çeviriyor, çirkin suratlarınızla insanları iğrendiriyorsunuz. bizi sevmeyin. biz sizi sevmiyoruz çünkü. bizden birini de sevmeyin. olmayacak duaya amin demeyin. yoo, o kadar kötü değiliz biz. merhametliyiz, iyiyiz, cömertiz. isteseniz veririz. istemiyorsunuz ki... gurur diyorsunuz, almıyorsunuz. bebeklerinizi bize verin, bizim olsunlar, biz büyütelim. kurtulsun yavrucaklar. onlara duygusallığı öğretelim, ezilmemeyi öğretelim, kazanmayı öğretelim daha doğrusu yaşamayı öğretelim...
içindeki sorun her neyse bunu açığa çıkarıp insanların duygularını sömürme. bırak içinde kalsın. ne diye ağlıyorsun ki. aptal herif sende!. suç sende anlamıyor musun? azıcık beynin olsa anlarsın. güven! kendine güven! düşmanımızsanız kazanmak için tek şansınız bu. madem bir şeyin varlığından söz ediyorsunuz, madem iyilikten bahsediyorsunuz, buna inanın ozaman. bizim dünyamızda bize karşı savaşmayın. kendi dünyanızda hazırlanıp bizi geçin. bizi yermeyin, bizi eleştirmeyi bırakın. çalışın, öyle şeyler yapın ki biz sizden rahatsız olalım.
hazırlanın savaşalım...
hem kim bilir, belki siz haklısınızdır...
www.kayipruhlarkulubu.com
Yorum Gönder