Pages

14 Haziran 2010 Pazartesi

Dadının kafasını suya gömmek isteyen annenin hikayesi

Son bir kaç gündür internet aleminde dönen, dadıyla mavi yolculuk muhabbetinden bayıldım artık. Hurriyet gazetesi yazarlarından Sibel Arna son yazısında ailesi ve arkadaşlarıyla çıktığı mavi yolculuktan bahsetmiş. Bu sevgili yazarımızın 9 aylık bir bebişi var anladıgımız kadarıyla. Ve bu tekne yolculuguna bebeğinin dadısını da dahil etmiş. Ve dadı hakkında atıp tutmuş. Hatta dadılarla ilgili pek hoş olmayan genellemeler yapmış diyebiliriz. Hatta yazının sonunda bir dadının kafasını suya gömme fantezisinden bile bahsetmiş:) Ve millet şu anda bu yazıya ve bu yazara ateş püskürüyor. Dadıların da insan oldugunu, parayla tutulan köleler olmadıklarını twitter, ekşi sözlük gibi bir çok yerde okuyabiliriniz.

Evet yazı gerçekten kötü. Birincisi, yazı Türkiye'deki büyük ulusal gazetelerden birisinde yer alacak kalitede değil. Sanki kadın, günlüğüne yazmış. İkincisi, olay konu dadıdan memnuniyetsizlikse, girizgahda neden teknenin teknik özelliklerinden bahsedilmiş:)? Bize ne teknenin boyundan, yatak kapasitesinden ( bu arada kamera değil kamara denir onlara ). Ayrıca, bir dadının kafasını suya gömme isteğini bu kadar açıkça dile getiren birisinin çocuguna nasıl rol model olacagı düşündürücü. Son olarak, bu yazarın geçmiş yazılarına baktığımızda ondan daha fazla bir performans beklemek çok da doğru olmasa gerek. Bu son yazısı sayesinde okunurlugu mu arttı yoksa insanların öfkesini mi kazandı emin olamadım.

Yazıyı

4 yorum:

Adsız dedi ki...

ya bebeğini bırak tatile çık ya da dadını. Sen varken dadıya ne gerek var ki :)

Adsız dedi ki...

Sibel Arna (veya yazısını kontrol etmeyen editörü) kovulana dek Hürriyet gazetesi almayın; Hürriyet'e ilan vermeyin. Ancak tepkinizi verirseniz gazete kendini düzeltme ihtiyacı duyar.

Ayhan Demiral dedi ki...

Aylin Hanım,

Yazıyı ben de okumuştum. Düşüncelerinize katılıyorum. Tek kelime ile berbat ve ukala bir yazı yazmış. Ama artık çok görmemek lazım. "Sabah kahvemi Paris'te yudumlarken..." diye başlayan çok köşe yazısı gördük. Bu tür yazanlar bana göre ayrı bir tür, cins. Bunlar nerede yaşar, anlamış değilim. Hiç mi sokağa çıkmazlar, hiç mi gazete okumazlar ki; sadece onların bakış açısı ve hayatı önemli. Bunun dışındakilere saygıları bile yok. Anlatırken küçümserler.
Son olarak gündemin sürekli değiştiği ülkemizde yazılacak bir sürü şey varken "çocuğum, dadısı ve mavi tur" konulu (bana göre içi tamamen boş)bir yazı yazması sizin de dediğiniz gibi genç kızın günlüğü gibi olmuş.
Sevgilerimle,
Ayhan Demiral
www.ayhandemiral.com

Aylin dedi ki...

Sibel Arna'nın savunması şu şekilde olmuş; “Haksız yorumlar yapıldı. Beni herhalde sadece çocuğu olanlar anlar. Zaten mavi yolculuktan döner dönmez onu da tatile gönderdim.” Bunun çocuk sahibi olmakla bir alakası olmadıgını ve sorunun hitabet ve davranış bozukluğu oldugunu umuyorum birgün idrak eder.