Hayat geçiyor. Günler günleri kovalıyor. Akreple yelkovana yetişmek zaten mümkün değil. Yarın sabah uyanacağımız ne malum? 10 yıl öncesini düşünün... Ne yapıyordunuz? Kimlerleydiniz? Neredeydiniz? Dün gibi hatta gün gibi gözünüzün önüne geliyor değil mi? Peki 10 yıl nasıl da geçti bu kadar çabuk? Dedim ya hayat geçiyor işte... Anlamadan, göz açıp kapayıncaya kadar.
33 yaşında orta yaş bunalımına girmiş falan değilim. Endişelenecek bir durum yok :) Sadece hayatın geçtiğini farkına vararak yaşayalım diyorum. Gerçekten üzülecek şeylere üzülerek, daha çok şeye mutlu olarak, daha az kaygılanarak... Yarınınızda kimlerin yanınızda olacağı meçhulken, yanınızdakilerin kıymetini bilin diyorum.
İstemediğiniz, içinize sinmeyen hiç bir şeyi yapmayın mesela. İnatlaşmayın hayatla, kendinizle... Kaybeden siz olursunuz. İnadına yaşayın ama inatlaşarak yaşamayın. İstemiyorsanız gitmeyin. İstiyorsanız peşine düşün.
Mola verin. Bir an durun ve bakın. Hem kendinize hem etrafınıza... Bugüne kadar görmediğiniz bir şeyi göreceğinizi garanti ederim. Durmadan göremiyor insan. Giderken fark etmiyor.
Nefes alın. Hayatta kalmak için değil. Gerçekten yaşamak için nefes alın. Nefesinizi tutarak geçirdiğiniz anların farkına varacaksınız. Nefes aldığınızda zihniniz açılacak.
Gözlerinizi kapatın. Dinleyin sadece. Kendinizi, çevrenizi, sessizliği, gürültüyü, güzel bir melodiyi... Görmeyin, dokunmayın. Dinleyerek anlayın.
Hayat geçiyor. Geçip giderken sizi sürüklemesine izin vermeyin. Siz sürüklenmek istediğiniz yöne çekin hayatı. Şartlar ne olursa olsun, sizin baktığınız gibidir hayat hep.
Hayat geçiyor. Hayat sizin hayatınız. İnanmadığınız şeyleri yapmayın. Başkalarını düşünerek yaşayın ama başkaları için yaşamayın. İnandıklarınız uğrunda uğraşın. Tereddütlerinize bir şans verin ama zorlamayın. Zorlayarak bir şey olmaz hayatta. Zorlamakla uğraşmayı birbirine karıştırmayın.
Hayat geçecek. Öyle ya da böyle... O yüzden arada mola verin, nefes alın, dinleyin, dinlenin.
Belki ilk molanızı bu şarkıyı dinleyerek verirsiniz...
33 yaşında orta yaş bunalımına girmiş falan değilim. Endişelenecek bir durum yok :) Sadece hayatın geçtiğini farkına vararak yaşayalım diyorum. Gerçekten üzülecek şeylere üzülerek, daha çok şeye mutlu olarak, daha az kaygılanarak... Yarınınızda kimlerin yanınızda olacağı meçhulken, yanınızdakilerin kıymetini bilin diyorum.
İstemediğiniz, içinize sinmeyen hiç bir şeyi yapmayın mesela. İnatlaşmayın hayatla, kendinizle... Kaybeden siz olursunuz. İnadına yaşayın ama inatlaşarak yaşamayın. İstemiyorsanız gitmeyin. İstiyorsanız peşine düşün.
Mola verin. Bir an durun ve bakın. Hem kendinize hem etrafınıza... Bugüne kadar görmediğiniz bir şeyi göreceğinizi garanti ederim. Durmadan göremiyor insan. Giderken fark etmiyor.
Nefes alın. Hayatta kalmak için değil. Gerçekten yaşamak için nefes alın. Nefesinizi tutarak geçirdiğiniz anların farkına varacaksınız. Nefes aldığınızda zihniniz açılacak.
Gözlerinizi kapatın. Dinleyin sadece. Kendinizi, çevrenizi, sessizliği, gürültüyü, güzel bir melodiyi... Görmeyin, dokunmayın. Dinleyerek anlayın.
Hayat geçiyor. Geçip giderken sizi sürüklemesine izin vermeyin. Siz sürüklenmek istediğiniz yöne çekin hayatı. Şartlar ne olursa olsun, sizin baktığınız gibidir hayat hep.
Hayat geçiyor. Hayat sizin hayatınız. İnanmadığınız şeyleri yapmayın. Başkalarını düşünerek yaşayın ama başkaları için yaşamayın. İnandıklarınız uğrunda uğraşın. Tereddütlerinize bir şans verin ama zorlamayın. Zorlayarak bir şey olmaz hayatta. Zorlamakla uğraşmayı birbirine karıştırmayın.
Hayat geçecek. Öyle ya da böyle... O yüzden arada mola verin, nefes alın, dinleyin, dinlenin.
Belki ilk molanızı bu şarkıyı dinleyerek verirsiniz...
Fırsatınız olursa video klipte sahnelerini göreceğiniz "Love in the time of Cholera" filmini de mutlaka izleyin:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder