Dallandırıp budaklandırmaya gerek yok. Konuya doğrudan gireceğim ama hepsinden önce bunun bir reklam yazısı olmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Bugüne kadar kırmızı kaplı defter'i hiç bir ürün, hizmet veya marka için reklam maksatlı kullanmadım. Kullanmayacağıma da emin olabilirsiniz. Kişisel olarak sevdiğim, beğendiğim veya rahatsız olduğum konuları aktardım sadece. Lütfen bu yazıyı da bunu göz önünde bulundurarak okuyun.
Geçelim yazımın içeriğine. Geçenlerde güzel bir davet aldım. Ofiste sinema keyfine çağırdılar. Önce biraz tereddüt ettim ne yalan söyliyeyim. Ofis vs. sinema keyfi... Programım uygun olunca, uzun zamandır da sinemaya gitmediğimi düşününce kabul ettim. Ofisten içeriye girer girmez iyi ki gelmişim dedim:) Evimde hissedeceğim bir konseptle (tabii ki bu konsepte mısır, içecek, minik atıştırmalıklar da dahil:)) karşılaştım. Evet, aslında bu bir tanıtım davetiydi ama açıkçası benim odaklandığım nokta film ve geçireceğim sinema keyfi oldu. Filmi izlemeye başlamadan önce ürün müdürü kısaca ürünle ilgili bazı bilgiler verdi. Sizce ilgilendim mi? Maalesef hayır:) Sevindirici olan ise ürün müdürünün bu keyifli etkinliği satış konuşmasına çevirmeden kısaca bitirmesiydi. Kendisine ayrıca teşekkür ederim.
Ve işte ışıklar kapandı, perdede film göründü ve ben bir ofiste olduğumu unutarak mısırımı yiyip, içeceğim eşliğinde filme daldım. Şansıma film de güzel bir romantik komediydi. Film bittiğinde, kendimi ürün müdürünün yanında buldum. Film başlamadan önce muhtemelen zaten anlattığı şeyleri bir kadın olarak, kendi anlayacağım şekilde sorarken buldum kendimi. Yazının başından beri ürünün ne olduğunu söylemediğimin farkındayım. Dedim ya, reklam kokan hareketleri sevmiyorum. Ürün, bir projeksiyon cihazı. Benim için sadece ofiste sunum yaparken açıp kapatmaktan başka bir özelliğini bilmediğim, gittiğim toplantılarda önünden geçerek gölgemle toplantıyı bölmemem gereken bir cihazdı kendisi o ana kadar. Meğer, bu projeksiyonlar eğlencenin ta kendisiymiş sevgili arkadaşlar:) Bugüne kadar televizyon karşısında izlediğim her şeyi çok daha geniş ve gözlerim yorulmadan da izleyebilirmişim. Öyle büyük salona da ihtiyaç yokmuş. Dar alanda kısa paslaşmalara girebiliyormuşuz. Salonumuzun büyüklüğü çok da mühim değilmiş. Öyle ayaklı perde olmadan da tavandan çekilen perdelerle, ortalık dağılmadan, toplama-kaldırma derdi olmadan sehpanın bir ucuna iliştirerek dakikalar içerisinde "Hangi filmi izlesek?" konseptine geçebiliyormuşuz. Şahsen ben olayın bu kadar pratik olduğunu bilmiyordum. Bir de arada babamla maç izlemek için gittiğim yemekli organizasyonlarda projeksiyonla yakınlaşırdım ki bu noktada renklerin renksizliği hangi takımı tuttuğumu bile unutturuyordu bana. O sebeptendir ki, projeksiyon deyince aklıma ilk gelen şeyler sunum ve renksiz maçlardı maalesef. İşte pratiklik, kolay kurulumun dışında ikinci vurulduğum şey de görüntü kalitesi oldu. Malum, renkli bir kişiğim olduğundan, canlı renkli görüntülere önem veriyorum :)
Diyeceğim şudur ki; ilk defa bir projeksiyon cihazıyla yakın temasa geçtim ve bunu bana keyifle sunan BenQ'ya teşekkür etmezsem olmaz. Yeni çıkardıkları bu zahmetsiz ve kadınların hayali olan kolay kurulum, kompakt kullanım (1 mt den izlenebiliyor hanımlar:) Öyle kabloların üstünden atlamaya falan gerek yok) özelliği olan BenQ W710ST bu kış evde geçireceğim zamanlar için güzel bir çözüm oldu. Bu kadar anlattım, ettim diye sanmayın ki cihazı hediye ettiler. Tadımlık bu gösterimle sadece aklıma girdiler:) Sanırım ben de alacağım ve projeksiyon cihazı almayı planladığım için kendime şaşırıyorum.
Erkekler için de şöyle teknik bazı notlar aldım. Hani ben çok anlamıyorum ama eminim okuyanlardan teknik detayları öğrenmek isteyecekler olacaktır. O halde buyurunuz;
720p HD görüntü kalitesi
1 metrede 63"-160 ekran görüntü elde etme imkanı
2500 ANSI lümen parlaklık,çift HDMI arayüzü
Hatırlatmak da fayda var; Bu bir reklam değildir;)
Sevgiler,
Geçelim yazımın içeriğine. Geçenlerde güzel bir davet aldım. Ofiste sinema keyfine çağırdılar. Önce biraz tereddüt ettim ne yalan söyliyeyim. Ofis vs. sinema keyfi... Programım uygun olunca, uzun zamandır da sinemaya gitmediğimi düşününce kabul ettim. Ofisten içeriye girer girmez iyi ki gelmişim dedim:) Evimde hissedeceğim bir konseptle (tabii ki bu konsepte mısır, içecek, minik atıştırmalıklar da dahil:)) karşılaştım. Evet, aslında bu bir tanıtım davetiydi ama açıkçası benim odaklandığım nokta film ve geçireceğim sinema keyfi oldu. Filmi izlemeye başlamadan önce ürün müdürü kısaca ürünle ilgili bazı bilgiler verdi. Sizce ilgilendim mi? Maalesef hayır:) Sevindirici olan ise ürün müdürünün bu keyifli etkinliği satış konuşmasına çevirmeden kısaca bitirmesiydi. Kendisine ayrıca teşekkür ederim.
Ve işte ışıklar kapandı, perdede film göründü ve ben bir ofiste olduğumu unutarak mısırımı yiyip, içeceğim eşliğinde filme daldım. Şansıma film de güzel bir romantik komediydi. Film bittiğinde, kendimi ürün müdürünün yanında buldum. Film başlamadan önce muhtemelen zaten anlattığı şeyleri bir kadın olarak, kendi anlayacağım şekilde sorarken buldum kendimi. Yazının başından beri ürünün ne olduğunu söylemediğimin farkındayım. Dedim ya, reklam kokan hareketleri sevmiyorum. Ürün, bir projeksiyon cihazı. Benim için sadece ofiste sunum yaparken açıp kapatmaktan başka bir özelliğini bilmediğim, gittiğim toplantılarda önünden geçerek gölgemle toplantıyı bölmemem gereken bir cihazdı kendisi o ana kadar. Meğer, bu projeksiyonlar eğlencenin ta kendisiymiş sevgili arkadaşlar:) Bugüne kadar televizyon karşısında izlediğim her şeyi çok daha geniş ve gözlerim yorulmadan da izleyebilirmişim. Öyle büyük salona da ihtiyaç yokmuş. Dar alanda kısa paslaşmalara girebiliyormuşuz. Salonumuzun büyüklüğü çok da mühim değilmiş. Öyle ayaklı perde olmadan da tavandan çekilen perdelerle, ortalık dağılmadan, toplama-kaldırma derdi olmadan sehpanın bir ucuna iliştirerek dakikalar içerisinde "Hangi filmi izlesek?" konseptine geçebiliyormuşuz. Şahsen ben olayın bu kadar pratik olduğunu bilmiyordum. Bir de arada babamla maç izlemek için gittiğim yemekli organizasyonlarda projeksiyonla yakınlaşırdım ki bu noktada renklerin renksizliği hangi takımı tuttuğumu bile unutturuyordu bana. O sebeptendir ki, projeksiyon deyince aklıma ilk gelen şeyler sunum ve renksiz maçlardı maalesef. İşte pratiklik, kolay kurulumun dışında ikinci vurulduğum şey de görüntü kalitesi oldu. Malum, renkli bir kişiğim olduğundan, canlı renkli görüntülere önem veriyorum :)
Romantik komedi izledik deyip Batman'dan bir fotoğraf koymam şaşırtmasın sizi. Film başlamadan önce ekranda farklı görüntüler dönüyordu. |
Diyeceğim şudur ki; ilk defa bir projeksiyon cihazıyla yakın temasa geçtim ve bunu bana keyifle sunan BenQ'ya teşekkür etmezsem olmaz. Yeni çıkardıkları bu zahmetsiz ve kadınların hayali olan kolay kurulum, kompakt kullanım (1 mt den izlenebiliyor hanımlar:) Öyle kabloların üstünden atlamaya falan gerek yok) özelliği olan BenQ W710ST bu kış evde geçireceğim zamanlar için güzel bir çözüm oldu. Bu kadar anlattım, ettim diye sanmayın ki cihazı hediye ettiler. Tadımlık bu gösterimle sadece aklıma girdiler:) Sanırım ben de alacağım ve projeksiyon cihazı almayı planladığım için kendime şaşırıyorum.
Erkekler için de şöyle teknik bazı notlar aldım. Hani ben çok anlamıyorum ama eminim okuyanlardan teknik detayları öğrenmek isteyecekler olacaktır. O halde buyurunuz;
720p HD görüntü kalitesi
1 metrede 63"-160 ekran görüntü elde etme imkanı
2500 ANSI lümen parlaklık,çift HDMI arayüzü
Hatırlatmak da fayda var; Bu bir reklam değildir;)
Sevgiler,